Bir Düşünce: Bilimde kanaatler değil kanıt söz konusudur !

Bir Düşünce: Bilimde kanaatler değil kanıt söz konusudur !

02.05.2018 452

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK ALANINDA UZMANLIK ETKİSİ YARATMA SORUNU BAĞLAMINDA

“KANITA DAYALI PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK UYGULAMALARI”

“Bilimde kanaatler değil kanıt söz konusudur !”

Hasan GÜLAÇ 

                      Rehberlik Hizmetleri Bölümü                 

                                                                             

            Orta öğretim son sınıfta okuyan öğrencilerin mesleki rehberlik faaliyetleri kapsamında sıklıkla sordukları bir soru ile ana konumuz olan “Kanıta Dayalı PDR Uygulamaları” meselesine giriş yapalım.

            “Hocam geleceğin meslekleri sizce nedir?” Bu soru çok iyi niyetli olmakla birlikte gencin sonraki süreçte mutsuz ve doyumsuz olacağı bir hayatın kapısını aralamasına neden olmaktadır. Yıllar boyunca gencin kafasında oluşmasına neden olunan gelecek kaygısı, meslek seçimi konusunda aslında iş garantisi olduğu düşünülen ama gencin fıtratına uygun olmayan bir meslek alanına yönelmesine neden olabilmektedir.

Aslında yukarıda sorulan soruya verilen ya da verilmesi gereken cevap büyük önem taşımaktadır. Herkesin bu soruya verecek bir cevabı, gence tavsiye edebileceği bir meslek alanı olabilir. İfade edilen görüş ve düşünceler ne kadar gerçekçi ya da bilimsel ona bakmalı.

Fakat bu soruya en bilimsel ve gerçekçi cevabı vermesi beklenen okul içi paydaş rehber öğretmendir. Bu soruya cevap oluşturmak adına özellikle sınavlar öncesinde çokça yayınlar yapılır, uzmanlar görüş ifade ederler ve öğrencilere her taraftan öğütler, nasihatler seslendirilir. Tekrarlamakta fayda görüyorum, bu soruya en gerçekçi ve bilimsel cevabı vermesi beklene okul paydaşı okul rehber öğretmenidir. Ama bu seçim sürecinde genç, tam bir bilgi kirliliği ile karşı karşıya kalır. Sanırım bu noktada okul içinde bir uzman etkisine ihtiyaç olsa gerektir. Bir okulu oluşturan öğrenci kitlesinin (bu sayı bazı okullarda yüzlerle bazı okullarda binlerle ifade edilebilir) bir meslek alanına yönelmesini harekete geçiren motivasyon kaynakları nelerdir? Bu kaynakların ne olduğunu tespit etmeden (bu motivasyon kaynakları okuldan okula, aileden aileye, öğrenciden öğrenciye değişebilir)  öğrencinin bu hizmetten beklenen faydayı sağlaması nasıl mümkün olacaktır? Öğrencinin alan ağırlıklı ders ve meslek sürecine olumsuz etki eden okul içi ve dışı dinamikleri tespit etmeden bu olumsuz faktörlere nasıl müdahale edilebilir? Bir yıl boyunca yapılan mesleki rehberlik faaliyetlerinin yarattığı etkiyi ölçülebilir hale getirmeden bir sonraki yılın çalışmaları nasıl sağlıklı planlanabilir?

Bir soru, birçok soruyu daha beraberinde getiriyor. Ama biz ilk sorduğumuz soruya, genel anlamda kabul gördüğünü düşündüğümüz cevabı verelim. Sınav dönemlerinde gazetelerin eğitim köşelerinde “geleceğin meslekleri” başlığı altında bolca meslek tavsiyelerinde bulunulur. Bu tavsiyelerin arasında en ciddiye alınması gereken “insana yardım meslekleridir.” Giderek karmaşıklaşan dünya beraberinde ilişki yoksunu insanı ortaya çıkarırken söz konusu karmaşa insan taraşından yönetilemez hale gelmektedir. Önce kendine sonra dış dünyaya yabancılaşan insan yakalandığı ilişki yoksunluğu ve buna bağlı değersizlik duygusu arasında sürüklenmektedir. Sürüklenen insan sayısı arttıkça, karmaşada giderek insanı ve bulunduğu her alanı tehdit eder hale gelmektedir.

 

Bu karmaşanın en yoğun olduğu yerlerden birisi okullardır. Okul sistemini oluşturan paydaş sayısını göz önüne getirdiğimizde (öğrenciler, aileler, öğretmenler, okul yönetimleri vs.) karmaşanın boyutu rahatlıkla görülebilir. Toplumun ihtiyaç duyduğu sağlıklı ve nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi beklenen okullar açısından bu ihtiyacı karşılamak kolay olmasa gerek. Okulun “iyilik haline” ( PDR Alanında üzerinde durulması gereken çok önemli bir kavram olarak değerlendirebiliriz. Bir başka yazıda üzerinde durmaya çalışacağız) sahip bireyleri yetiştirebilmesi ancak her bir bireyin kendi kişisel hikâyesini sağlıklı bir şekilde yazabilme fırsatları bulabilmesi ile mümkündür. Bu da ancak okulun kendi içinde tutarlı güçlü bir sisteme sahip olması ile mümkündür.

Bu sistemin en önemli ayaklarından birisi, okulun dünyadaki değişimlerin farkında olup, bu değişimleri takip edebilme refleksine sahip olabilmesi, bu değişimlerin okul sistemini oluşturan bireyler üzerinde yaratabileceği olası olumlu-olumsuz etkileri, yaratması olası değişimleri takip ve tespit etmeye yarayacak bilimsel bir metod-yönteme sahip olabilmesidir.

Okul paydaşlarının en önemlisi olduğunu düşündüğümüz PDR Servislerinin ve diğer paydaşların bireyler ve okul sistemi üzerinde beklenen “uzman etkisini” yaratabilmesi için muhakkak bir bilimsel yöntem ve metoda sahip olması gerekmektedir. Okul sistemi içerisinde karşılaşılan ve ilgilenilmesi gereken her bir konu bugün ciddi eğitimlere sahip olunması gereken profesyonel çalışma konularıdır. Uzmanlık gerektiren bu konulara müdahale edebilmek ancak bilimsel bir metod ile mümkündür. Bu nedenle Okul PDR Servisinin ve Rehber Öğretmenin beklenen uzman etkisini yaratabilmesi, okul ortamında, iyilik haline sahip, gelişmeye açık bireylerin yetişmesine katkı sağlayabilmesi ancak sahip olması gereken bilimsel bir metod ile mümkündür.

Çok hızlı bir şekilde değişen ve bu değişimi ile birey ve kitleleri çok hızlı şekilde etkileyen bu günün dünyasında insana yardım mesleği olarak PDR alanının ve çalışanlarının bilimsel bir metoda sahip olması bir zorunluluktur. Karmaşıklaşan okul sisteminin yaşadığı zorlanma aşılamadığı takdirde Rehber Öğretmen beklenen uzmanlık etkisini yaratamayınca, bir sorun yumağının içinde önce sürüklenmeye sonra tükenmişlik duygusu ile karşı karşıya kalmaktadır. Yani okulda en güçlü iyilik haline sahip olması gereken okul paydaşı bir metodsuzluk ve sistemsizlik sarmalının parçası haline gelebilmektedir.

Kanıta dayalı PDR Uygulamaları üzerine değerlendirmelere geçmeden önce buraya kadar yaptığımız değerlendirmeleri somutlaştırmak adına bir örnek üzerinden durumu gözden geçirelim.    

Okul farklı disiplinlerin (bilimsel çalışma alanlarının) uygulandığı alandır. Okul ortamında gerçekleşmesi beklenen durum, uygulama-faaliyetlerin bilimsel temellere dayalı olması ve faaliyetlerin bu temeller üzerinde gerçekleştirilmesidir. Bu cümleyi kısaca şöyle somutlaştırabiliriz.

“Bilimde kanaatler değil kanıt söz konusudur !” Kurumsal bir yapıyı ancak bilimsel yöntemlerle planlayabilir ve bu planlama ile kurum paydaşlarını ihtiyaçlarını karşılayabilir hale getirebilirsiniz. Okul PDR servisinin beklenen uzman etkisini yaratabilmesi için yıllık çalışma planına aldığı çalışmaları ve plan dışı uygulayacağı çalışmaları muhakkak bilimsel bir temelle kanıtlanmış verilere dayandırması gerekmektedir. Her okulun kendine has yapısı, kendine özgü sorunların varlığı anlamına gelmektedir. Her okul, tür farklılıklarına göre farklı problem alanlarına ve risklere açıktır. Bu noktada her hangi bir okulda uygulanacak olan çalışmalara neden ihtiyaç duyulduğu, yıl içerisinde hangi faaliyetlere yer verileceği, yılsonunda beklenen etkinin yaratılıp yaratılmadığının ölçülmesi ancak bilimsel araştırma metotları ile mümkündür.

Yıl içerisinde eğer okul içi istenmeyen davranışlarla mücadele edilecekse, buna neden ihtiyaç duyulduğu bilimsel bir araştırma ile ortaya konulmalı, istenmeyen davranışlarla mücadelede hangi yöntem ve tekniklere başvurulacak belirlenmeli, bu yöntem- teknikleri kullanabilmek için gerekli eğitim ve donanıma sahip olunup olunmadığı bilinmelidir(hangi eğitimler alınmalı?). Yapılacak faaliyetlerin toplamda beklenen etkiyi yaratıp yaratmadığının nasıl ölçüleceği, yapılacak ölçümlerin kurum paydaşları ile nasıl paylaşılacağına kadar birçok sorunun cevabını verebilecek bir bilimsel metoda sahip olunması gerekmektedir.

Bunu yapamadığımız sürece evet gerçekten çok yorulmaya devam edeceğiz ama bir sonraki yıl daha karmaşıklaşmış okul ortamında her şeye yeniden başlamak durumunda kalacağız. Bu durumun bizi götüreceği en yakın sonuç, “ mesleki tükenmişlik duygusudur.” Çözülmesi gereken onca sorun ve sorunlarının çözümünü bekleyen onca insanla, bireysel görüşmeler yolu ile bir yere varabilmek bir anlam ifade etmeyeceğine göre bilimsel yöntemlere sırtını dayamış bir sistem istenen uzman etkisini sağlayacaktır.

PDR HİZMETLERİ BAĞLAMINDA KANITA DAYALI UYGULAMALAR

Dünya çok hızlı değişiyor, bu değişim insanların ihtiyaçlarının değişmesine ya da yeni bir şekil almasına neden oluyor, bu ihtiyaçların karşılanma biçim ve yöntemleri değişiyor, her yaştan insanın harekete geçebilmek için ihtiyaç duydukları motivasyon kaynakları değişiyor, bireylerin ve toplumların paradigmaları değişiyor. Peki okul sistemi ve bu sistemin önemli bir parçası olan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri anlayışında bir paradigma değişimine ihtiyaç duyulmayacak mıdır? Bu gün özellikle bizim PDR sistemimizin çıkış noktası olan ABD’de Psikolojik Danışmanlık örgütlenmesi bu karmaşayı yönetebilmek adına bilim ve bilgi üretmeye devam ediyor. Bu konuda yapılacak küçük bir literatür araştırması ne demek istediğimizin anlaşılmasını sağlayacaktır. Evet, gelişmeleri takip etmek gerekiyor ama sadece çalışmanın kültüre adaptasyonu şeklinde mi devam etmelidir? Amacımız burada PDR Hizmetlerinin Türkiye de dünü, bugünü ve yarını şeklinde bir tartışma yaratmak değil. PDR Hizmetlerinin beklenen uzman etkisini yaratabilmesi adına özgün bilimsel çalışmaların sayısını artırmak gibi bir ihtiyaca dikkat çekmektir.

Yirmi birinci yüzyılda çeşitli alanlarda yaşanan hızlı değişimler ruh sağlığı hizmetlerine olan gereksinimi arttırmaktadır. Artan gereksinimle beraber, ruh sağlığı hizmetleri ile ilgili anlayış da farklılaşmakta, sunulan hizmetlerin niteliği ile ilgili beklentiler artmaktadır. Bu bağlamda, son zamanlarda üzerinde durulan önemli konulardan birisi de ruh sağlığı alanında “kanıta dayalı uygulamalar” yaklaşımıdır. Kanıta dayalı uygulamalar konusu, yurt dışında uzun süredir tartışılan ve önemli gelişmelerin yaşandığı konulardan birisidir. (Kardaş Ferhat, Yalçın İlhan-Ankara Üniversitesi-2016)

 

Bu yazımızda, ruh sağlığı alanında kanıta dayalılık kavramı, bu kavramın tanımı,  içeriği ve önemi üzerinde durmaya çalışarak, kanıta dayalılık kavramı ile ilgili tartışma alanlarını ve bu uygulamalar ile ilgili yurt dışında ve Türkiye´de gelinen nokta ile ilgili bir değerlendirme yapılmaya çalışılacaktır.

Bu çerçevede, psikolojik danışma ve rehberlik alanı açısından kanıta dayalı uygulamaların kullanılmasına ilişkin çeşitli konular ele almaya, PDR Alanına ilişkin olarak, bu günkü duruma ait bir değerlendirme yapmaya ve kanıta dayalı müdahalelerin kullanılmasına ilişkin çeşitli öneriler sunmaya çalışacağız.

Küreselleşme, ekonomideki dönüşüm, değişen aile yapısı, çok kültürlülük, bilim ve teknolojinin yaşam biçimlerine önemli etkileri psikolojik danışma hizmetlerine olan gereksinimi arttırmaktadır (Yeşilyaprak, 2009).

Bu gereksinim ruh sağlığı hizmetlerine yönelik anlayışı da farklılaşmakta, sunulan hizmetlerin niteliği ile ilgili beklentiler artmaktadır. Bu bağlamda son zamanlarda üzerinde durulan önemli konulardan biri de ruh sağlığı alanında “kanıta dayalı uygulamalar” yaklaşımıdır.

Uzun süredir yurt dışında tartışılan ve önemli gelişmelerin yaşandığı kanıta dayalı uygulamalar konusu, ülkemizde ruh sağlığı alanı ile ilgilenen çevrelerce henüz yeterince ele alınıp üzerinde düşünülmemiştir. Bu konuda dar bir akademik çevrenin yapmış olduğu çok kıymetli az sayıda araştırma çalışması bulunmaktadır.

Yazımız, yapılan bu araştırmaların ufuk açıcı etkisini meslektaşlarımızla paylaşma ihtiyacımızdan kaynaklanmaktadır. Yine bu araştırmalar ışığında hazırladığımız yazının çalıştığımız kurumların ve alan çalışanları olarak bizlerin katkılarını harekete geçirme ve fayda sağlama fırsatı yaratmasını umuyoruz.

Yazımızın bundan sonraki bölümünde hem kanıta dayalı uygulamalar konusu üzerinde duracak hem de bu konuda yapılmış araştırmalardan bahsedeceğiz. Öncelikle kanıta dayalılık kavramından bahsedelim. 

Kanıt Kavramı:

Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman (TDK, Güncel Sözlük)

Bir olayın, durumun ya da önermenin doğruluğuna ya da yanlışlığına karar vermede kabul gören bilgi, belge ya da akıl yürütme (Bakırcoğlu, Eğitim ve Psikoloji Sözlüğü, 2016).

Araştırma bulguları, geçerli ve güvenilir veriler, bilimsel bilgi vb.

Kanıta Dayalı Yaklaşım Nedir?

Kanıta dayalı yaklaşım, uygulama ve çalışmaların bilimsel verilere dayalı olmasını ve uygulamaların objektif kriterlere göre değerlendirilmesi ve izlenmesini içermektedir.

Eğitim alanında; verimliliği ve kaliteyi artırmak, çalışmaları görünür kılmak, hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla katına dayalı uygulamalara yer verilebilir.

 

Psikolojide Kanıta Dayalı Uygulamalar:

Amerikan Psikoloji Derneği’ne (APA, Presidential Task Force, 2006) göre kanıta dayalı uygulama;

  ‘Ulaşılabilen en iyi araştırma sonuçlarının danışanın özellikleri, kültürü ve tercihleri bağlamında klinik uygulamalarla bütünleştirilmesidir.’

Kanıta dayalı uygulamaların Tarihsel Süreci

Bu konudaki çalışmaların öncelikle tıp alanında başladığı görülmektedir.

Diğer Uygulama Alanları

Hemşirelik. Eczacılık, Psikoloji, Sosyal hizmet, Okul danışmanlığı (Yeni gelişmekte)

Eğitimde Uygulama Alanları: Eğitim alanında henüz pek yaygın olmamakla birlikte kanıta dayalı uygulamalar;

Eğitim yönetimi ve denetimi, eğitimde program geliştirme, ölçme ve değerlendirme, okul rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri gibi eğitim sürecinin çeşitli alanlarında kullanılabilir.

Kanıta Dayalı Uygulamanın Aşamaları

1-İhtiyaç ve sorunların bilimsel yöntem ve araştırmalarla belirlenmesi

2-Kanıtların geçerlilik, güvenirlik ve uygulanabilirlik yönünden değerlendirilmesi

3-Yapılacak uygulama ya da müdahalelere karar verilmesi, planlama

4-Uygulama ya da müdahalenin yapılması

5-Uygulamaların etkililiğinin değerlendirilesi-izleme

Örneğin: 
Bir öğretmen eğitim Programının Hazırlanıp Uygulanmasında;

1.  Aşama: Öğretmen eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi için veri toplanması

İlgili araştırmaların incelenmesi, bulguların ortaya konması

İhtiyaç belirleme formu hazırlama ve uygulama (İhtiyaç analizi)

Görüşme, Gözlem vb.

2. Aşama: Elde edilen verilerin (kanıtların) değerlendirilmesi, öğretmen eğitim programının gerekçelerinin ortaya konulması

3.  Aşama: Öğretmen eğitim programının hazırlanması;

Toplanan verilerin dikkate alınması, program taslağının oluşturulması, uzman görüşü, programa son şeklinin verilmesi)

 4.  Aşama: Öğretmen Eğitim Programın uygulanması

(Uygulamada yetkinlik, etkililik, verimlilik, amaçlara uygunluk)

5.Aşama: Öğretmen Eğitim Programın ve uygulamanın etkililiğinin değerlendirilmesi ve İzleme;

Değerlendirmede uygun yöntem ve uygun ölçme araçlarının kullanılması, geri bildirim alma, güçlü yönler, geliştirilmesi gereken yönler, izleme çalışmalarıyla programın etkililiğinin değerlendirilmesi vb.

Okul Psikolojik Danışmanlığı Alanında Kanıta Dayalı Yaklaşım:

Kanıta dayalı okul danışmanlığı, okul danışmanlarının (rehber öğretmenlerin) aşağıda belirtilen alanlarda kanıt kullanmasını içermektedir (Dimmit, Carrey ve Hatch, 2007).

1-İhtiyaçların (problemlerin) belirlenmesi

2-Hangi müdahalelerin kullanılması gerektiğine karar verme

3-Yapılan müdahalelerin değerlendirilmesi

1. İhtiyaçların (Problemin) Belirlenmesi

Okul ortamında müdahale edilmesi gereken sorunların belirlenmesi aşamasında hem okulun kurumsal verilerinden (devam-devamsızlık çizelgeleri gibi) elde edilen bilginin hem de okul danışmanının kendi yeterliliği kapsamında uyguladığı ölçeklerden elde edilen bilginin birleştirilmesi söz konusudur (Dimmit ve ark., 2007).

Bu aşamada okul danışmanının aşağıda belirtilen özelliklerinin olması gerekir (Dimmit ve ark., 2007).

Kurumsal verilere ulaşabilmesi, yeterliliği ölçüsünde ölçek kullanma ve değerlendirme bilgisi olması ve uygulama yapması, Problemi nicel olarak tanımlayabilmesi (sorunun yoğunluğu, sıklığı gibi bilgiler)

2.Uygun müdahaleye karar verme ve uygulama

Okul danışmanının belirlediği sorun veya ihtiyaç için hangi müdahalenin en iyi sonuç vereceğine karar verebilmesi için literatür araştırması yapması ve yapılabilecek çeşitli müdahale türlerini görmesi ve uygun olanı bulması gerekmektedir (Dimmit ve ark., 2007).

Bu aşamada okul danışmanının aşağıda belirtilen özelliklerinin olması gerekir (Dimmit ve ark., 2007).

Literatür araştırması yapabilmesi, Uygun/iyi müdahale türlerini ayırt edebilmesi, müdahale türünü belirlerken kendi özel durumuna uygunluğunu-uygulanabilirliğini belirleyebilmesi (zaman, mekân veya imkân gibi özellikler açısından

3.Değerlendirme - İzleme

Okul danışmanının müdahale sonrasında yaptığı değerlendirme hem programın geliştirilmesine yarayacak hem de sonrasında verilecek kararları etkileyecektir.

Programın devam ettirilip ettirilmemesini belirleyecektir. Okul danışmanının müdahale programı sonuçlarını değerlendirme yollarını bilmesi gerekir (Dimmit ve ark., 2007). Müdahalenin veya programın etkililiğinin devamına ilişkin geri bildirim almak için izleme çalışmaları yapması.

Türkiye’de Okul Psikolojik Danışmanlarının (Rehber Öğretmen) kanıta dayalı psikolojik danışma ve rehberlik uygulamaları hakkında görüşlerinin belirlendiği bir araştırmada (Güven ve Kılıç, 2016);

Okul danışmanlarının bazı çalışmalarının kanıta dayalı yaklaşıma dayandığı, fakat bu konuda eksiklikler olduğu ve eğitim ihtiyacının bulunduğu ortaya konmuştur.

Eğitimde Kanıta Dayalı Uygulamaların Yararları

*Öğrencilere daha kaliteli ve verimli eğitim hizmetlerinin sunulması

*Eğitim politikaları ve uygulamalarının bilimsel temellere dayanması

*Kaynakların daha etkili ve verimli kullanımı

*Eğitim maliyetlerinin azalması (Kanıta dayalı maliyet analizleri ve uygulamalar gereksiz harcamaları önleyecektir)

*Etkili yöntemlerin kullanımını teşvik etmesi

*Çalışanların yeni eğitimler alması ve mesleki gelişimlerinin desteklenmesi

*Güncel uygulamaların izlenmesi

*Eğitime bilimsel katkı sağlayan araştırmaların artması

 

Uygulamanın önündeki engeller-Olası riskler

*Araştırma yöntem ve teknikleri, istatistiksel analiz konularındaki bilgi ve beceri eksikliği

*Araştırma ve geçerli kanıt üretimi için mali kaynak yetersizliği

*Yöneticilerin isteksizliği, bu konudaki yetersizliği ve klasik yöntemlerden vazgeçebilmelerinin zorluğu

*Elde edilen bazı kanıtların bir tehdit veya eksiklik unsuru olarak algılanması

*Kanıtların dikkate alınmaması ya da kullanılmaması

*Kanıt niteliği taşımayan gereksiz bilgilerin stoklanması

Öneriler

*Araştırma yöntem ve tekniklerini kullanabilme becerisinin geliştirilmesi

*Araştırmaları inceleme ve değerlendirme alışkanlığı kazandırılması

*Uygulamaları bilimsel bilgiye dayandırma ve kanıtlardan yararlanma kültürünün oluşturulması

*Araştırmacı, uygulayıcı ve karar vericiler arasında işbirliği ve karşılıklı desteğin sağlanması

*Eğitim personelinin eğitimi ve yetiştirilmesinde kanıta dayalı yaklaşım ve uygulamalarla ilgili konulara ve çalışmalara yer verilmesi

*Araştırma ve uygulamalar için mali kaynak sağlanması (GÜVEN Mehmet-Gazi Üniversitesi PDR Bölümü)

Yazımızın bu bölümünde Gazi Üniversitesi PDR Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Güven ve Araş. Gör. Sabire KILIÇ tarafından Ankara ilinde 23 rehber öğretmenin katılımı ile gerçekleştirilen bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. Kısaca araştırmanın gerekçesi ve sonuç bölümünü alıntılayacağım.

Çalışmanın Amacı

Bu çalışma ile okul psikolojik danışmanlarının (rehber öğretmenler) kanıta dayalı okul danışmanlığı uygulamaları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Katılımcılar

Araştırmanın çalışma grubunu Ankara ilinde görev yapmakta olan 23 okul psikolojik danışmanı oluşturmuştur. 

 

SONUÇ VE ÖNERİLER 

Araştırma sonucunda rehber öğretmenlerin;

*Çoğunlukla okuldaki rehberlik ihtiyacını belirlerken görüşme ve problem tarama envanteri kullanarak ihtiyaç analizi yaptıkları

*Alanları ile ilgili bilgiye ulaşmada en fazla interneti kullandığı görülmüştür.

*Yürütülen çalışmaların değerlendirilmesinde en fazla öğrenci görüşünden yararlandıkları ve değerlendirme için özel araçlar kullanmadıkları

*Yaptıkları çalışmaların değerlendirmesini çoğunlukla çalışma sonlarında ve dönem sonunda yaptıkları görülmüştür.

*Çoğunlukla yapılan çalışmalar hakkında okul paydaşlarını bilgilendirmenin yararlı olacağını düşündükleri ve en fazla toplantılar aracılığıyla bilgilendirme yaptıkları

*Çoğunun kanıta dayalı okul danışmanlığı uygulamalarının yararlı olacağını düşündükleri görülmüştür.

*Bu çalışmanın, örneklem grubunun sayısı ve yapısı çeşitlendirip arttırılarak yapılması ülkemizdeki rehberlik hizmetlerinin kanıta dayalı uygulamalara yönelmesi açısından önemli bilgiler sunacaktır.

*Ülkemizde var olan eğitim sorunlarının çözümünde önemli bir role sahip rehberlik servislerinin etkinliğini ve verimliliğini arttırmak için kanıta dayalı okul danışmanlığı modelinin yaygınlaştırılması faydalı olacaktır.

Sonuç olarak bizim dışımızdaki ülkelerde yoğun bir şekilde tartışılmaya ve farklı disiplinlerde kullanılmaya ve sonuçları alınmaya başlamış kanıta dayalılık uygulamalarının Okul PDR Hizmetlerine önemli bir katkı sağlayacağı kanaatine sahibim. Bu kavram üzerinde çalışmaların ve uygulamaların artması kısa vadede alan çalışanı olan bizlerin, bu günün koşullarında sahip olmamız gereken mesleki donanımın en önemli parçası olduğunu düşündüğüm “Bilimsel Araştırma Yapma” becerisini kazanmamıza çok önemli bir fırsat sağlayacağını düşünüyorum.  18.04.2018

 

Kaynak:

OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANLARININ KANITA DAYALI PSİKOLOJİK DANIŞMAVE REHBERLİK UYGULAMALARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Prof. Dr. Mehmet Güven-Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi

Arş. Gör. Sabire Kılıç-Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi

Kanıta Dayalı Uygulamalar ve Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanına Yansımaları

Ferhat Kardaş-Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı

İlhan Yalçın-Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı