İyimserlik

30.04.2018 365

Kâr, bir işten kazanılan artı paradır. Zarar ise kazanamayıp, uğranılan kayıptır, kaybedilen paradır. Bu sözü, “iyi durum (kâr) ile kötü durum (zarar) kardeştirler, yani birbirlerinden ayrılamazlar, yanyana dururlar” diye de söyleyebiliriz. Bize düşen, bu kardeşlerden hep ‘iyi’ olanı görmeye çalışmak, ‘iyi’ olan durumu amaç edinmek olmalıdır. Düşüncelerimizde, hareketlerimizde ve sözlerimizde hep ‘iyi’ olan kardeş öne çıkmalıdır ki, o zaman her şeyin iyi tarafını görmeye başlarız.
 
İyimserlik, pozitifliğin öne çıkmasıdır. Ayakkabılarınız çalınınca ayaklarım var diyebilir misiniz? Elinize diken batınca üzülecek yerde o muhteşem gülün dikensiz var olamayacağını aklınıza getirir misiniz? Dizinizdeki yaraya bakıp da ‘ne kadar çabuk kabuk bağladı, ben çok şanslıyım’ diyebilir misiniz? Eğer cevaplarınız ‘evet, evet, evet ise işte siz gerçek bir iyimsersiniz.
 
Unutmayın! İyimser, her felakette bir fırsat; kötümser de her fırsatta bir felaket görür. Ancak insan isterse cenneti cehenneme, cehennemi de cennete çevirebilir. Olumlu düşünen, olumlu sonuç alır.
 
İyimser olmak, bir problemle, bir yenilgiyle, ya da üstesinden gelmesi zor bir durumla karşılaştığımızda:
Soğukkanlı tesiriyle, problemin ne olduğunu daha net saptamamızı sağlar .
Olaylara daha umutlu bakabilmemize ve becerikli ve yaratıcı olmamıza yardım eder.
İçimizde olumlu ve coşkulu başarma isteği uyandırır.
Bize mücadele gücü verir.
Önümüze daha olumlu ve elde edilebilir, kazanılabilir seçenekler getirir.
Şikayet etme, hayıflanma, kızma gibi davranışlarda bulunmadığımız için enerji tasarrufu sağlar.
 
Ayrıca iyimser olmak, insanı daha sağlıklı yapar. Artık günümüzde biliyoruz ki olumsuz düşünceler zamanla hastalık olarak karşımıza çıkıyorlar. İyimser düşünmek, daima bardağın dolu tarafını görmek bizi daha canlı, daha sağlıklı, daha üretken, paylaşımcı ve sevgi dolu yapar.
 
Çevremize de bu olumlu enerjimizi yayma fırsatı verir. Böylece kişinin iyimserliği toplumun iyimserliğine yol açar.
 
Ancak çocuklar, iyimser olmak aklımızı kullanmamak demek değildir. Riskli durumlarda önce vicdanınızın sesine kulak vermeli, sonra aklınızı kullanarak karar vermelisiniz.